Bizim Tiyatro / 20.Yıl / Ölüm Uykudaydı ...

Sahnede bir tek kişi var, ancak oyunun kurgusu oyuncunun yeteneğiyle birleştiğinde, onlarca değişik karakter sahnede bir anda beliriveriyor. Çok sınırlı sayıdaki nesne hem dekor, hem de konu aracı olabiliyor. Bir kağıt, önce tutsağın yıllarca yüzünü dahi göremediği yırtık bir gazete parçası oluyor. Aynı kağıt parçası, birden bire bir işkence aleti, bir yüzük veya sigara olabiliyor. Sınırsız yaratıcılığını bir tek kağıt parçasına sığdırabiliyor oyununda Diper...Oyun, zorba iktidarların, tutsak düşürdüğü muhalifllerini kişiliksizleştirme saldırısının en vahşi, insanlık dışı yöntemlerini taşıyor sahneye. Oyunun görselliği, birkaç oyun nesnesini kat kat aşıyor ve izleyicinin beyin gücünü devreye sokmasını sağlıyor...Diper'in sahne performansı ve beden dili ise az rastlanır türden...Oyunda film kareleri, öylesine gerekli yerlerde duruyor ki, izleyici bunun bir film gösterimi olduğunun farkına bile varmıyor...Altan Koman/ ATILIM

Ölüm Uykudaydı, diktatörlüğün rollerini 'kendisi için yazıp-çizmek ve düşünmemek' olarak gördüğü dört sanatçının yaşadıklarını, geride kalanın anlatımıyla yaşatan bir oyun. Dokuz metre karelik bir hücrede yalnız geçen beş yıl..Sonra; içinde dört kişinin yaşadığı on iki metre karelik bir koğuşta, yılların susukunluğunun ardından konuşmak, yıllar sonra tanıdık yüzlerle karşılaşmak, onların eriyerek ölümüne tanık olmak...Diper, sahnede tek kişi, çünkü o, 'yaşanılanları anlatmak' görevi hayatta kalan olarak onun. Anlatılacak olanlar zorlu: Taciz, işkence, açlık, yalnızlık, sessizlik, ölüm orucu, uykuda olan ölüm, tek kişilik hücrede beden ve düşüncelerle yaşamanın savaşı... Rojda İldan/ EVRENSEL

Diper, izleyiciyi gördükleri ve bildikleri karşısında salt izleyen olmaktan çıkarıyor en baştan. Anlatıcının topluluğa “Sayın heyet!” şeklinde hitap etmesiyle başlıyor tanıklığınız, nereye kadar sürüyor belirsiz...Oyunun/ anlatının ya da 'tanıklığın belgeseli'nin sorguladığı da bu zaten. Bütün bu paylaşımdan geriye ne kaldığı! Diper, sahnede yalnız olmanın bütün avantajlarını kullanmış. Sapık gardiyan Adolpho'dan nefret etmemek, dört insanın inatla yaşadıkları ortak yazgılarından etkilenmemek mümkün değil! Cinsel organ, yüzük, gazete kupürü ya da celladın maskesi, yaratıcı(!) kafalarla yaratılan türlü işkence oyuncakları olarak, oyun boyunca karşımıza çıkan kağıt, oyunun herhangi bir nesnesi olmaktan öte, oyunda en az anlatıcı kadar yeri olan bir rol kişisi haline geliyor...İronik dil, herkesçe bilinen, ama çoğu kez inkar edilen acıları zorlamaksızın ve olayı dramatize edip kolaya kaçmadan su yüzüne çıkarıyor. Oyun, her ne kadar yaşanan son olaylarla çakışsa da, temel olarak her zaman yaşanabilir olanı anlatıyor...Meltem Kerrar/ CUMHURİYET

Bizim Tiyatro, 20.kuruluş yılını Ölüm Uykudaydı adlı oyunla kutluyor...Cuma Boynukara'nın bir yıl önce kaleme aldığı çok karakterli, ancak tek kişilik oyunda Zafer Diper, üstün performansıyla -arasız- sahnede 1 saat 40 dakika boyunca seyirciyi tek kişilik hücreye hapsettirebiliyor...YENİ GÜNDEM

Yazan Cuma Boynukara
Yöneten-Sunan: (Mauricio Varella) Zafer Diper
Sahne Düzeni: Canan Karakadı
Film (Çekim-Kurgu): BEKSAV Sinema Atölyesi
Işıklama: Ersin Kızılkaya
Yönetmen Yardımcısı ve Film Gösterimi: Nazan Diper
Sahne Uygulayımcısı: Süreyya Karaduman
Fotoğraflar: Kenan Korkmaz/ Afiş Foto Yaşar Saraçoğlu
Katkılarıyla (Ön Çalışma): Elif Durdu
Kullanılan Müzik: Mercedes Sosa- Atahualpa Yupanqui
Alıntılanan Filmler: Montaldo Giordano Bruno- Lumet Daniel- Jarman Garden- Ejwe The Verdict- Littin El Condor- Babanco Pixote/ Kısa Film (Gabrialita) Meltem Tekin- Stüdyo Active Video...
Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi (0216) 418 95 49 (Gişe)
(0216) 418 42 26 (Faks) Cuma 20.30 - C.tesi 18.30
bizimtiyatro@superonline.com
zafer diper (0543) 765 71 15