Çehov’dan uyarlama: Fişne Pahçesu

 
Anton Çehov’un ünlü oyunu Vişne Bahçesi’nin uyarlamasını yapan Ferhan Şensoy’la söyleşi.  
Fişne Pahçesu, Ferhan Şensoy'un Çehov uyarlaması
 
 
11 Ekim —  Ferhan Şensoy Çehov’un bir aileyle sınırladığı ve türlü sembollerle anlatmayı tercih ettiği Rusya’daki çöküşün aynı olay örgüsüyle ülkemiz için de anlatılabileceğini bu oyunda gösteriyor.
      Anton Çehov’un ünlü oyunu Vişne Bahçesi’inden, Ferhan Şensoy’un yaptığı bir uyarlama Fişne Pahçesu. Çarlık Rusya’sının çöküşünü konu alan oyun, bir aileyi kullanarak bütün bir toplumun yarasından söz ediyor. Simgeler üstüne kurulu Çehov dünyasından, Ortaoyuncular’ın dramatik yapıyı türlü yabancılaştırmalarla kıran cüldürüsü... Çehov’un metnini koruyarak oluşturduğu yeni oyunuyla ilgili Ferhan Şensoy’la söyleştik.  
 
 
 
       
       
FİŞNE PAHÇESU CÜLDÜRÜ MÜDÜR TEYUL MUDUR?
       Derya Oyanay: Ortaoyuncular’ın kuruluşunun 20.yılını kutlandığınız bu tiyatro sezonunda, Vişne Bahçesi üzerine bir uyarlama yapmak fikri nasıl oluştu?
       Ferhan Şensoy: Dünya literatürü için büyük önem taşıyan bir oyun Vişne Bahçesi ve Çehov’un en önemli oyunlarından biri. Yazar, yaşamı boyunca yazdığı bu oyunun bir güldürü olduğunu savunmuş ve metinde yaşamı konu edilen aileden söz ederken, ciddi bir çöküşün içinde olan Rusya’dan güldürü yoluyla söz ettiğini söylemiştir. Bana göre, benim gibi Karadenizli olan Çehov’un güldürü anlayışı bir anlamda buluşuyor... Bir denizin etrafında yaşayan, aynı coğrafyanın insanları olan bizlerin ortak bir anlatımını bu oyunda yakalayabileceğimizi düşündüm. Üstelik Çehov’un bir aileyle sınırladığı ve türlü sembollerle anlatmayı tercih ettiği konu Rusya’daki çöküşü bütün hüznüyle, bütün çıplaklığıyla ve aynı zamanda bütün komikliğiyle ortaya koyuyordu. Bence aynı çöküş, ülkemizde de aynı olay örgüsüyle anlatılabilirdi..
       Derya Oyanay: Oyunda; köle / efendi ilişkisinin ciddi bir biçimde sorgulandığını görüyoruz.. Çehov’un dünyasıyla, Ferhan Şensoy’un yaşadığı dünya ve özelde Türkiye, ne ölçüde örtüşüyor?
       Ferhan Şensoy: Çehov’un anlattığı durum o kadar benzerlik taşıyor ki 2000’in Türkiye’siyle.. Bizim şu an İstanbul sokaklarında yaşadıklarımızı, onlar zamanın birinde Rusya’da yaşamışlar. Ve öyle bir süreç yaşamışlar ki köleliğin kaldırılışıyla, kimin efendi kimin köle olduğu bilinmeyen ve düzenbazlığın ortalığın içine ettiği tuhaf bir hal başlamış.
       Derya Oyanay: Türkiye’yle taşıdığı organik bağın ne olduğunu anlamak çok zor olmuyor bu anlamda..
       Ferhan Şensoy: Evet. Çarlık Rusya’sının çöküşü anlatılırken bir toplumun çöküşünden söz ediliyor. Türkiye’de de böyle bir çöküş paralel olarak yaşanıyor. Her gün yenilerini gördüğümüz ve artık şaşırmadığımız türlü saçmalıklar oluyor. Karadeniz’in dağ köyünden inen ve boş bulduğu her yere, elinde tespihiyle apartman diktiren Laz müteahhit bizdeki çöküşün göstergesi. Sadece Laz müteahhit değil tabii, Fethullah’tan, dine kadar ciddi bir çöküş yaşanıyor Türkiye’de. Vişne Bahçesi’nin, Ortaoyuncular’ın 20. yılında seçilip sahneye konmasının asıl nedeni de bu zaten.
       Derya Oyanay: Fişne Pahçesu’nda, oyuncular sahne ortasındayken çalan ve oyun süresince kapatılmayan cep telefonları, Rus Nataşa’larla iletişimi sağlayan simültane çeviri kulaklıkları Çehov’un gerçekçi kurgusu içinde ilginç bir yabancılaştırma olarak çıktı karşımıza.. Biraz bundan söz edelim istiyorum...
       Ferhan Şensoy: Oyunun değişik yerlerinde yabancılaştırmalar teknikler kullandık Derya’yı Derya, Ferhan’ı Ferhan olarak gösteren tekniklerdi bunlar.. Örneğin oyun süresince açık bıraktığımız telefonlar çaldığında, Derya’nın telefon görüşmesi bitinceye kadar tüm kadro olarak gerçek hayattaki kimliklerimizle bulunuyoruz sahnede ve görüşmenin bitip oyunumuza geri dönmeyi bekliyoruz. Bu, Çehov’un hüzünlü dünyasından sıyrılıp, öyküye değişik bir renk katmamızı sağlarken, bugünün Türkiye’sine de göndermeler yapmamızı sağlıyor.
       Derya Oyanay: Seyirciye karşı bir tür karşı tepki! Varsın replik başı çalan telefonlardan rahatsız olan “taraf” bu sefer seyirci olsun!!!.
       Ferhan Şensoy: Evet, bu bir tepkiydi diyebiliriz. Nasıl ki onların çalan telefonu, bir oyuncu için boktan bi’şeyse, bizim tarafımızda -sahne üzerinde- çalan bir telefon da, seyircinin konsantrasyonu için aynı ölçüde alt üst edici olsun istedik. Bir anlamda işe yaradı da. Örneğin bu oyunda hiç cep telefonunu açık bırakan olmuyor..
       Derya Oyanay: Gelin bunu bir sivil toplum hareketine dönüştürelim.. Tiyatrolar bir süre için karar alsın ve oyuncular oyun süresince cep telefonlarını kapatmasın. Bakalım, seyir koltuklarında kurulup, oyun sırasında çalan telefonlarını çekinmeden cevaplayan seyirciler, oyuncunun bu tutumunu nasıl bulacak? Ne dersiniz?
       Ferhan Şensoy: Olur, iyi fikir aslında! Birazda seyirci yorulsun üç dakikada bir çalan telefonlardan..
       Derya Oyanay: Son olarak 20.yılını kutlayan Ortaoyuncular’ın patronu, oyuncusu, yönetmeni, işletmecisi ve yazarı Ferhan Şensoy’a yönelik kişisel bir soru sormak istiyorum.. Bunca işi aynı anda yüklenmek sizi bezdirmiyor mu?
       Ferhan Şensoy: Bezdirmez olur mu? Ben en başından beri hep şunu söylüyorum; bu tiyatroya maaşlı bir patron alalım (!) ve ben vergiyle, ıvırla zıvırla ilgilenmeden sadece sanatın patronu olayım diye.. Tabii bunun da başka zorlukları var. Örneğin ben bir oyun koymaya karar veriyorum, adama diyorum ki ‘Vişne Bahçesi diye bir oyun seçtik ve sahnede kocaman bir vişne ağacı olacak, olmak zorunda..’ O da bir patron olarak, ‘siktir ne ağacı, çok pahalı’ diyebilir... Ticari olarak yaklaştığında, çok pahalı olduğunu düşünerek ‘ağaç olmadan bu oyun sahnelenmez mi?’ diye terslenebilir. O terslenir de ben terslenmez miyim? O zaman kıyamet kopar işte.. Ben tüm bu takışmaları yaşamamak için kendi kendimin patronu olmayı tercih ettim. Evet çok zor ama muhtasarlara, vergilere, elektrik ve su faturalarına rağmen 20.yılına girdi Ortaoyuncular.
       Hep söylediğim gibi günün birinde masamın dağınıklığından bunalıp, bir patron arıyor olabilirim...
 
 
  Fişne Pahçesu        
       
FİŞNE PAHÇESU
       (Cüldürü)
       Yazan: Anton Çehov- Ferhan Şensoy
       Yöneten: Ferhan Şensoy
       Şarkılar: Bulat Okucava
       Dekor: Ferhan Şensoy
       Giysi: Şanda Zıpçı
       Işık- Efekt: Hüseyin Ulaş
       Dans: Natali İzkübarlas
       Butafor: Ali Ortaköylü
       Yön. Yard.: Pınar Alsan/ Elif Duru / Orçun Kaptan
       Oyuncular: Serap Günaydın, Ferhan Şensoy, Levent Ünsal, Derya Baykal Şensoy, Özge Çatıkkaş, Ece Erdoğuş, Şükran Dedeman, Tarık Papuççuoğlu, Rasim Öztekin, Celal Belgil, Ali Çatalbaş, Orhan Ertürk, Erkan Üçüncü, Elif Durdu, Natali İzkübarlas, Ebru Soyuerden, Saygın Delibaş, Resul Okkan, Özkan Aksu, Orçun Kaptan, Pınar Alsan
       
       Bilet Satış ve Detaylı Bilgi için: 0212- 251 18 65