Ihlamur Ağacı Ertel’in anısına açıyor | ||
Vüs’at O. Bener’in aynı adlı romanından uyarlanan oyun, ünlü Türk grafik sanatçısı Mengü Ertel’in anısına Devlet Tiyatroları’nda sahnelenecek. | ||
10 Ekim— İki bölümlük pskikolojik çözümlemeleri içeren oyun 17 Ekim’de ilk kez dünya prömiyerini yapacak. Oyun toplumun temeli sayılan bir ailenin bir gününü anlatacak. |
İstanbul Devlet
Tiyatrosu, 50’li kuşağın öykücü ve romancısı Vüs’at
O. Bener’in “Ihlamur Ağacı” adlı oyununu kitap olarak
yayınlanışından 38 yıl sonra ilk kez seyirci karşısına
çıkarıyor. Eser yıllar öncesinde afiş tasarımını yapan,
yakın geçmişte yitirdiğimiz büyük usta Mengü Ertel’in
anısına sahneleniyor.
Adını Schubert’in “Der Lindenbaum” adlı
şarkısından alan “Ihlamur Ağacı” Nur Subaşı
tarafından yönetiliyor. Vüs’at O.Bener’in 17 Ekim’de AKM
oda tiyatrosunda seyirciyle buluşacak olan iki bölümlük bu
kara-fars türündeki Ihlamur Ağacı adlı oyunu Türkiye’de
ve dünyada ilk kez sahneleniyor.
Başrollerini Cemal Ünlü, Gılman Peremeci, Levent
Güner ve Gülen Çehreli tarafından paylaşılan oyunda
ışıklar ünlü tasarımcı Yüksel Aymaz’a ait.
Geçtiğimiz tiyatro sezonlarından onlarca
başarılı tasarımıyla tiyatro sahnelerini aydınlatan
Aymaz’ın bu sezonda da çok sayıda yapımda imzasının
bulunduğu dikkatimizi çekiyor. Oyunda dekorlar Ethem
Özbora’ya kostümleri ise Medine Yavuz’a ait.
Psikolojik çözümlemeleri de içeren bu hesaplaşma
oyunu, hem toplumun hem de bireyin değer yargılarına ve
rollerine eleştirel bir bakış içeriyor. Acı ve gülünç
olayların bir arada aktarıldığı oyun toplumun temel taşı
sayılan aile kurumu içinde baba, anne, oğul ve gelinin
oluşturduğu bir ilişkiler ağını gözler önüne seriyor.
KISACA OYUN
Üvey Baba- Ana-Oğul-gelin dörtlüsünün bir günde
ve tek bir mekanda geçen öyküsünü konu alıyor. Oyunda
seyirci ilk andan itibaren, karakterlerin içsel gerçeklerini
açığa vuran, gerilimlerini ortaya koyan çatışmalarıyla
karşı karşıya bırakılır. Oyunun geçtiği mekan bahçesi
olan bir evin tek bir odasında geçer. Oyuncular odadan
merdivenle çıkılan tavan arasının da dahil olduğu
sınırlı bir alanda devinirler. Oyuncuların bu devinimleri,
geçmişten gelen acı dolu öyküleriyle, şimdi yaşadıkları
arasında çatışmayı dile getirir. Ancak karşılıklı
çatışma, bir hedeften, bir akıştan, geleceğe ilşkin
tasarımlardan yoksun kısır döngü tablosundan yalnızca Baba,
giderek bir çıkış yolu bularak çemberin dışına
çıkacaktır. Bu son, umut vericidir....
Sonrası ise seyircinin yaratıcı imgelemine
bırakılmıştır.