Nâzım yılanın başını ezdi
"Daha önceki yorumum biraz daha katı ve koyuydu. İzleyicinin oyunu anlarken zorlandğını hissetmiştim.
Bu nedenle yeni
yorumumda ironiyi ön plana çıkardım. İronik tavır
izleyiciye biraz daha sıcak geldi" diyor, oyunu dokuz yıl
sonra yeniden sahneye koyan Kenan Işık
Nâzım Hikmet'in Moskova yıllarında yazdığı "İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu?" isimli oyun, ilk kez 1957 yılında Moskova Satir Tiyatrosu'nda sahnelenmişti. Ancak, "söz ettiği gerçekler" o dönemdeki Rusya için kabul edilemez olduğu için, oyun daha ikinci akşamında yasaklandı. Nâzım, sistemi değil, sistemi bozan bürokratları eleştiriyordu. Bürokrasi bu eleştirilere pek de sıcak bakmamıştı anlaşılan. Nâzım Hikmet de daha yazım aşamasında oyunun Rus bürokratların hoşuna gitmeyeceğinin farkındaydı. Metnin bir yerinde İvan İvanoviç'e söylettiği sözden anlıyoruz bunu: "Nâzım Hikmet sen konuk geldin bu ülkeye. Misafir kalkar da ev sahibine böyle şeyler yapar mı?" Sonrasında Nâzım Hikmet, bir anlamda kendi sorusunu yanıtlıyor: "Misafir varken ev sahibini bir yılan sokacaksa, misafirin görevi o yılanın başını ezmektir. Benim yaptığım da bundan farklı bir şey değil."
Nâzım'ın esas kahramanı Petrof, İvan İvanoviç ve çevresindeki diğer insanların etkisiyle iktidarın cazibesine kapılarak içinde yaşadığı topluma ve kendine yabancılaşır. Petrof, değişir. Birdenbire iktidar tutkunu olur. İçinden çıkıp geldiği halka ve onun çıkarlarına ters düşmeye başlar. Bu değişimde İvan İvanoviç'in payı çoktur. Peki kimdir bu İvan İvanoviç? Aslında yaşayan birisi olmayan İvan, insanın içinde var olan, onu kötülüğe teşvik eden bir sesi temsil eder. Sosyalist düzende geçen oyun, evrensel açıdan bakıldığında yalnız sosyalist sistemdeki değil, tüm sistemlerdeki bürokrasinin insan yaşamını dayanılmaz hale getirişini hicveder.
"İvan İvanoviç Var Mıydı, Yok Muydu?" ülkemizde ilk kez dokuz yıl önce Kenan Işık'ın rejisiyle Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda perde açtı. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nde de sahnelenen oyun, aynı yıl "İsmet Küntay En İyi Yapım" ödülüne değer bulundu. Tiyatro eleştirmenleri kadar izleyiciler tarafından da beğenilen oyun, ne mutlu ki, ülkemizdeki "yasaklı oyunlar" arasına katılmadı. Bakırköy Belediye Tiyatroları, kuruluşunun 10. yılında İvan İvanoviç'i yeniden sahnesine konuk ediyor. Üstelik de Kenan Işık'ın yeni yorumuyla...
Kenan Işık, bu oyunu sezon başında genel sanat yönetmenliğini yaptığı İstanbul Şehir Tiyatroları'nda sahneye koymak istemiş. Ancak dokuz yıl önce oyunu Bakırköy'de sahnelediği zaman Petrof'u canlandıran Ragıp Savaş'ın "yine bizde sahneler misin?" teklifi üzerine yine Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda konuk yönetmen oluvermiş. Kenan Işık, Nâzım Hikmet'in oyunla söylemek istediklerini, "Bürokrat insan, yönetici kisvesiyle birdenbire değişiyor. İnsan değiştiği andan itibaren artık amaca hizmet etmiyor. Bütün sistemlerin amacı insanın mutlu yaşayacağı bir düzen oluşturmak. Bu oluşurken de, amaçtan sapılıyor. Bu sapmanın nedeni, bizzat sistemi uygulayan insanın kimliğinin yozlaşması ve bozulması" diye özetliyor.
Yasaklar
dizboyu...
Kenan Işık, oyunun yıllar önce Rusya'da yasaklanmış olmasına pek de şaşırmıyor. "O sistem sadece bir oyunu değil pek çok şeyi yasaklıyordu. Ayrıca yasaklamak sadece Sovyetler Birliği'ne özgü bir şey değil. Her rejim kendi yasağını da beraberinde getiriyor. Bugün İran'da yasaklar diz boyu. Bizim ülkemizde de öyle. Daha geçen yıl Cuma Boynukara'nın Duman Makinesi oyunu yasaklandı. Yasaklamanın yeri yurdu yok, önemli olan zihniyet. İvan İvanoviç'in kim olduğuna baktığımız, onun kimliğini tanıdığımız zaman bu yasakçı kimlik de kendiliğinden ortaya çıkıverecektir" diyen Işık, yasak korkusu duymadan ele almış oyunu. Nâzım'ın bürokrasi eleştirilerini, değiştirmeden taşımış sahneye. "Nâzım Hikmet'in yazdığı bir metni, onun istemeyeceği bir şekilde değiştirmem mümkün değil. Elbette bir dramaturji çalışması yaptım. Sahnelerin yeri değişti" diyor Işık.
Oyunun temel özelliklerine dokunmasa da, kendi yorumunu katmış elbette. Örneğin sahnede altı tane İvan İvanoviç görüyoruz. Peki dokuz yıl önceki ve şimdiki yorum arasında acaba zamanın getirdiği farklar var mı? "Önceki yorum biraz daha katı ve koyuydu" diye yanıtlıyor bizi Işık. "Festivalde izleyicinin biraz zorlandığını hissettim. Benim piyeslerim kendini ele vermekte biraz zorlanır. İvan İvanoviç de öyleydi, kendini pek ele vermedi. Bu nedenle yeni yorumda gortesk tavrı ve ironiyi ön plana çıkardım. Bu ironik tavır izleyiciye biraz daha sıcak geldi. Şimdi çok daha kolay algılanıyor. Zaten Nâzım Hikmet'in metnini okuduğunuz zaman da bu ironinin hemen farkına varıyorsunuz" diyor.