ÖZEL TİYATROLAR ZOR DURUMDA... 

Tevfik Gelenbe: "Şu anda genelde hiçbir tiyatronun, özelde de benim işlerim iyi gitmiyor. Bu benim değil, Türkiye'nin ayıbı. Tiyatro çok pahalı bir şey. Bu gidişle Türkiye'de 2 özel tiyatro kalır. Biri Sakıp Sabancı, biri de Koç Tiyatrosu"
Hadi Çaman: "40 yıllık Kenter Tiyatrosu zor durumda. Diğer özel tiyatroların pek çoğu ve biz de öyle. Zorlukla ayakta durmaya çalışıyoruz.
Ferhan Şensoy: "Geçen sezon deprem nedeniyle sıkıntı vardı. Ama bu yıl geçen sezondan daha kötü"
Ali Atik: "Özel Tiyatroların yapacağı tek şey kaliteyi yükseltmek"

Yıllarını sahneye adamış ünlü tiyatro sanatçıları, diğer yıllara oranla bu yıl seyirci sayısında büyük bir düşüş yaşandığını ve özel tiyatroların zor durumda olduğunu bildirdiler. 
Türk Tiyatrosu`na 42 yıl emek veren, halen Kenan Evren Anadolu Lisesi Vakıf Binası`nın tiyatro salonunda Sadık Şendil`in yazdığı ve kendisinin yönettiği ``Kocamın Nişanlısı`` adlı oyunu sahneleyen Tevfik Gelenbe, yaptığı açıklamada, 31 yıldır kendi özel tiyatrosunda oyunlar sahnelediğini hatırlattı. 
Gelenbe, ``Tiyatro gibi alıcısı hemen hemen hiç olmayan bir metayı işleyerek 31 yıl ayakta kalabilmek sanıyorum yeterince kahramanlıktır ve tiyatro adına bir kurtuluş savaşıdır. Ülkemizde 31 yıl bir semtte, bir bakkal dükkanını bile götürmek bir hayli zorken biz bunu başardık`` diye konuştu. 
Bu yıllar içinde yaşanan streslerin sağlığındaki olumsuz etkilerini de anlatan Gelenbe, ``Tüm yaşadığım stresler sonucu 2 defa kanser  atlattım. Biri prostat kanseri. Ameliyat oldum. Biri de sırtımda melanom diye bir kanser türü çıktı ve bu ayın başında ameliyat oldum. 
Bunları verdi bana tiyatro...`` dedi. 

İDARECİLERİN KÜLTÜR VE SANAT FORMASYONU...

Özel tiyatroların bugününü değerlendiren Gelenbe, ``Şu anda genelde hiçbir tiyatronun, özelde de benim işlerim iyi gitmiyor. Bu bir gerçek. Bu benim değil, Türkiye`nin ayıbı...`` şeklinde konuştu. 
Büyükkentlerde ``yoğun bir kültürel kirlenme`` yaşandığını kaydeden Gelenbe, bunda psikososyal, psikoekonomik ve doğrudan ekonomik nedenlerin bulunduğunu, ancak asıl nedenin ise ``insanları yıllardır yönlendiren idarecilerin kültür ve sanat formasyonuna sahip bulunmamaları`` olduğunu savundu. 
Gelenbe, ``Londra 1944`te Alman uçakları tarafından bombalanırken insanlar sığınıkta tiyatro seyrediyorlardı. 1945`te, yanan, yıkılan, ekonomisi sıfırlanan ve ikiye ayrılan Almanya`da, ilk onarılan bina opera binasıydı. Bu, insanlara bir şey söylüyor`` dedi. 
Türk toplumunun ise ``arabeskin içine balıklama daldığını`` ifade eden Gelenbe, ``Bu kadar yozluğun içinde tiyatronun tabii ki yeri yoktur. Tiyatro tabii seyredilmeyecektir. En parlak zamanımızda bile her şey tiyatroyu etkilerdi. Şimdi daha çok eğlence var. 300-400 kanala çıkıyor TV`ler`` şeklinde konuştu. 
Stand-up yapanları da eleştiren Gelenbe, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Böylece Türk toplumunun hangi stresler içinde yaşadığını ve ne kadar düşünmeden, sadece gevezelik etmeye prim tanıdığını görmüş oluyorsunuz. Çocuklar kendileri de itiraf ediyorlar, `biz sanat yapmıyoruz, biz geyik muhabbeti yapıyoruz` diyorlar. Bu da bana, son zamanlarda TV kanallarının artmasıyla yoğunlaşan bir tüketim 
politikasının fotoğrafını koyuyor ortaya. İnsanlar her şeye sahip olmak istiyorlar. Bunun için de daha çok çalışmak gereğini duyuyorlar.
Etik endişeler kalktı ortadan. Yılmaz Erdoğan`ı ben de çok beğeniyorum. Türkiye`nin çok dışında bir adam kalem olarak. Ama TV`deki popülaritenin tiyatroya taşınması gerçeğini de unutmayalım.`` 

TİYATRO İÇİN İPOTEKLİ EV...- 

Tevfik Gelenbe, kendi tiyatrosunun yaşadığı sıkıntıları da şöyle dile getirdi: 
``Tiyatro çok pahalı bir şey. Bu gidişle, bunu 20 yıl evvel de söylemiştim, Türkiye`de 2 özel tiyatro kalır. Biri Sakıp Sabancı tiyatrosu, biri de Koç tiyatrosu... 
Bu yıl Kültür Bakanlığı`ndan yardım da alamıyorum. Şu anda büyük sıkıntılar yaşıyorum. Turne de yapamıyorum. Sağlığım da bozuldu son zamanlarda. Böyle bir zorluk yaşıyorum. Zaman zaman yaşadım bu zorlukları, ama daha gençtim herhalde. Ama yine de işimi yapacağım. 
Borçlanacağım. Bu yıl bu tiyatroyu açmak için evimi ipotek ettirdim. Ödemeye çalışıyorum. Bir de sıkıntılarımı söylememe alışkanlığı edindim küçükken. Sıkıntılarımı söyleyemiyorum. 
3 yıldır üzerinde uğraştığım bir çocuk oyunu var, bir müzikal. Mustafa Kemal`in çocukluğuyla ilgili. Çok emek verdim, ama benim imkanlarımla oynamam mümkün değil. Bir sponsor aradım, kimsenin umurunda değil. 
Şimdi diyorum ki; `Allah bana bir yerden bir para verse. Ben bu projeyi ölmeden gerçekleştirebilsem`. Çok görkemli bir müzikal olacak.Çok büyük bir sahne istiyor. Dansçıları, korosu var. Çok geniş kapsamlı bir oyun. Pahalı bir proje de değil. 50-60 milyara halledilebilecek bir şey. Sakıp Sabancı`nın vereceği bir bayiler 
yemeğinin parası kadar...`` 

HADİ ÇAMAN`IN GÖRÜŞÜ...- 

Türk Tiyatrosu`na yıllarca emek vermiş usta oyunculardan Hadi Çaman da, özel tiyatroların durumunu ``vahim`` olarak niteledi. 
Çaman, Türkiye`de tiyatronun sorunlarının dünden bugüne hep aynı  olduğunu, ancak günümüzde tiyatro yapmanın daha da güçleştiğini vurgulayarak, seyircinin seviyesinin düşmesinde özel televizyonların katkısı olduğunu söyledi. 
Seyircinin, televizyonlardaki ``tiyatro benzeri basit skeçlerle kolaycılığa alıştırıldığından ve bunları tiyatro zannettiğinden`` yakınan Çaman, Beyaz, Cem Yılmaz gibi isimlerin yaptıklarının ``tiyatro`` olarak algılandığını kaydetti. 
Çaman, ``Bu gençleri çok seviyorum. Yaptıkları işi iyi yapıyorlar. Ama onların yaptığına tiyatro dersek, bir Yıldız Kenter`in, Genco Erkal`ın yaptığı ne? Bizimkine ne diyeceğiz? Onların yaptığı tek kişilik gösteridir`` dedi. 

BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ`NDEN DESTEK TALEBİ- 

Hadi Çaman, tüm sorunlarının başlıca nedeninin maddi kaynaklı olduğunu, her sezon perdelerini yeniden açma savaşı verdiklerini anlatarak, şöyle devam etti: 
``Bugün Türk Tiyatrosu`nun durumu vahimdir. 40 yıllık Kenter Tiyatrosu zor durumda. Diğer özel tiyatrolar ve biz de öyle. Zorlukla ayakta durmaya çalışıyoruz. Kültür Bakanımız çok iyi, sorunlarımızla ilgileniyor. Ancak, bir ülkede sanata ayrılan pay bütçenin sadece binde 2`si ise ne yapabilir? O ülkede tiyatrodan nasıl söz edilebilir?
Tiyatronun en fazla olduğu ilçe Şişli, ama iyi niyetli olmasına karşın belediyenin kaynağı yok. Büyükşehir Belediyesi, `yeni yıla kadar şu kadar açılış yapacağız` diye şehrin her tarafına afiş asıyor. Çok fazla bir şey istemiyoruz. Sadece bu afişlere ayırdığı parayı tiyatroya ayırsa ve bize sabit bilboardlar ayırıp, hangi tiyatroda ne olduğunu düzenli duyursa olmaz mı? Bu çok bir şey mi?`` 

FERHAN ŞENSOY DA DERTLİ...
Yıllardır salonunu sürekli dolduran nadir tiyatro topluluklarından birine sahip olan Ferhan Şensoy da, geçen yıl deprem nedeniyle durgunluk yaşandığını, ancak bu yıl sezonun daha da kötü olduğunu söyledi. 
``Gazete ilanları konusunda problem yaşıyoruz. Haftalık kazancımız 
gazete ilanını ödeyemez hale geldi`` diyen Şensoy, bu yıl bilet fiyatlarına da zam yapamadıklarını bildirdi. 
Tiyatronun, çok zenginlerin değil orta sınıfın izlemeyi tercih ettiği bir sanat olduğunu anlatan Şensoy, ``Zenginler tiyatroyu İngiltere`de izler, Beyoğlu`nda değil`` dedi. 
İlk kez bu yıl sponsor aramaya başladıklarını, medyanın da tiyatroya ilgisiz kaldığını ifade eden Ferhan Şensoy, şunları kaydetti: 
``Genel bir sıkıntı var tiyatroda. Devletin yardımı da geçen yılın yarısına düştü. Ülkedeki genel ekonomik sıkıntı tiyatroyu da etkiliyor. Geçen yıl deprem nedeniyle sıkıntı vardı. Ama bu yıl geçen sezondan daha kötü. Özellikle İstanbul`da bir izleyici erozyonu var. 
Bu da arkadan gelen kuşakların tiyatroyla ilgilenmemesiyle alakalı. 
Bilmiyorum, zor bir yerden geçtiğimizin farkındayım. Ama öyle hemen düzeleceğini de sanmıyorum. Bize ilgi var. Ama yine de kör topal dönüyoruz.`` 

ALİ ATİK, KALİTEYE DİKKAT ÇEKTİ...- 

Ali Atik ise, senelerdir özel tiyatroların mali sorunları bulunduğunu belirterek, en büyük zorluğun prodüksiyon masrafları 
olduğunu söyledi. 
``Ancak bu yıl seyirci sıkıntısı hat safhada, daha önce bu kadar değildi`` diyen Atik, bilet fiyatları ucuz olan ödenekli tiyatroların dahi seyirci bulmakta güçlük çektiğini bildirdi. 
Seyirci potansiyelinin azalmasında seçilen oyunların etkili olduğuna değinen Atik, kendi gözlemine göre, tiyatro izleyicisinin gençleştiğini, bu nedenle repertuvarların da bu kesime hitap edecek şekilde yeniden düzenlemesi zorunluluğunun doğduğunu anlattı. 
Çözüm olarak devletin parasal destek yapmasına çok sıcak bakmadığını, ancak önemli sorunlardan biri olan salon konusunda yardım yapılabileceğini belirten Atik, şunları kaydetti: 
``Özel tiyatroların yapacağı tek şey kaliteyi yükseltmek. Kimse bu gerçeği görmezden gelmesin. Artık Türk insanı güzel yapılan işe prim veriyor. Ucuz tiyatro yapanların çok başarılı olma şansı yok. İyi iş yaparsanız başarılı olmamanız söz konusu değil. Bizim kuşağımız tiyatroya gidemiyor, o zaman genç kesime göre hazırlanmak lazım. Bizim kendi tiyatromuzun seyirci sıkıntısı yok. Çünkü uzun bir aradan sonra başladık. Seyirci bizi özledi. Kapalı gişe oynuyoruz. Ama diğer özel 
tiyatroların çoğu için durum böyle değil.``