Uluslararası Tiyatro Enstitüsü ( ITI)
DÜNYA TİYATROLAR GÜNÜ - 27 MART, 2001 ULUSLAR ARASI BİLDİRİSİ...

Oyun yazarı : IAKOVOS KAMPANELLIS Türkçesi: SEVİM GÜNDÜZ

Ben Tiyatronun hep var olacağına inanıyorum. Mantığa aykırı görünse de bu eski sanatın, aynı zamanda geleceğin de sanatı olacağını düşünüyorum. Bunun nedeni tiyatroyu yaratanlar- oyun yazarları, aktörler, yönetmenler ve gösteriye katkısı bulunan bütün öteki kişiler ve etmenler değil ; bunun nedeni sizlersiniz. Halk, seyirci tiyatronun gelecekte de var olmasını isteyecektir. Tiyatronun geleceğine ilişkin bu iyimser öngörüyü nasıl bir temele oturtuyorum ? Tiyatronun, insanın ruhsal bir gereksinimi olduğuna ve bu gereksinimin hiç bir zaman ortadan kalkmayacağına inanıyorum. Bu gün sizleri , hepinizi, bu görüşümü kanıtlayacak olan düşüncelerimi paylaşmaya çağırıyorum. Insanoğlunun ayda yürümesi eskimiş bir öyküdür. Bir uzay aracının Mars'a gidip oradan toprak getirmesi bu gün artık bizi etkilemiyor. Uzay turistlerinin ve yeni evli çiftlerin balaylarında konaklayacakları büyük uzay istasyonları tasarlanmakta ; uzay gemilerinin uzak gezegenleri keşfedip oralardan Dünya'ya fotoğraflar göndermeleri günlük olaylar arasında yer almakta. Her ne kadar, insanın uzayı ele geçirmekte olduğu bir çağda yaşıyorsak da, tiyatroya gitmeyi sürdüreceğiz ve kendimizi, zamanı güneş saatiyle ölçmenin çok büyük bir teknik başarı sayıldığı çağdan beri var olan bir sanatın evreninde bulacağız. Bana göre insanla tiyatro arasındaki bağ, zamana bağımlı değildir ve ölümsüzdür. Bunun nedeni ise şudur : Tiyatro toplumsal bir niteliğe bürünse de başlangıcında doğal bir olguydu. Tiyatronun doğuşu , insanın deneyimlerini anımsadığı, onları düşleminde biçimlendirdiği ; yapmak istediklerini tasarlamaya ve başarmak için nasıl davranması gerektiğini düşünmeye başladığı zamana kadar dayanır. Ilk tiyatro grupları ve ilk tiyatro gösterileri kadınların ve erkeklerin zihinlerinde oluştu. Her insanın gösteriler yaratmaya içsel bir gereksinimi ve yeteneği vardır. Hiç ayırımsız her birimizin baş rolü oynadığımız ve aynı zamanda seyircisi olduğumuz birer özel tiyatromuz bulunduğunu gözlemlediniz mi ? Çok sıklıkla her birimiz bu tiyatronun oyun yazarı, yönetmeni ve sahne tasarımcısıyız. Bu ne zaman ve nasıl olur ? Kendimizi ilginç ve yaşamsal bir toplantı için hazırlarken, nasıl davranacağımızı belirlemek için sahnenin tümünü düşlemez miyiz ? Anılarımız, dahası hayallerimiz bizim kendi özel tiyatromuzun gösterileri değil midir ? Bu nedenlerle tiyatro hep var olacaktır, çünkü kadınlar ve erkeklerin kendilerini tanımak adına zorlu bir savaşım verdiklerine ve yaratılışlarındaki gereksinimle kendi kendilerini, edimlerini, yani, insan ruhunu oluşturan tüm ögeleri gözlemleyeceklerine ; insan ruhundan doğan ve binlerce yıldan beri insan ruhunda yeniden yaratılan tiyatronun, insanlar doğal sevginin meyveleri olarak var oldukça, yeniden doğmayı sürdüreceğine inanıyorum.